SANCAKTEPE’DE NARİN GÜRAN İÇİN DÜZENLENEN PROTESTODA ADALET TALEBİ

Sancaktepe’de 8 yaşındaki Narin Güran’ın ölümüne karşı bir araya gelen sivil toplum kuruluşları, basın açıklamasıyla adalet talep etti. Katılımcılar, kadın ve çocuklara yönelik şiddetin son bulması için acil adımlar atılmasını istedi.

Sancaktepe’de Narin Güran İçin Düzenlenen Protestoda Adalet Talebi

Basın açıklamasında, 8 yaşındaki Narin Güran’ın kaybolmasının ardından 19 gün sonra Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde cansız bedenine ulaşılmasının ardından artan tepkilere yer verildi. Açıklamada, ülkede kadınlara ve çocuklara yönelik artan cinayetlerin, taciz ve tecavüz vakalarının kınandığı ve yetkililerden adaletin sağlanması için acil adımların atılması gerektiği vurgulandı.

Özellikle Narin Güran’ın bulunamaması sürecinde uygulanan basın yasağının toplumun şeffaf bilgi almasının önüne geçtiği ifade edildi. Açıklamada, basın ve kamuoyunun bu tür olayların peşini bırakmayacağı, yetkililerin sorumluları ve suç ortaklarını adalet önünde en ağır cezayla cezalandırması gerektiği vurgulandı.

Toplumsal vicdanı yaralayan bu tür olayların tekrar yaşanmaması için mücadeleye devam edileceği belirtilirken, kadın ve çocuk istismarlarına karşı cezasızlık politikalarının ve İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının bu tür vakaları artırdığı ifade edildi. Ayrıca, Lanzarote Sözleşmesi'nin hedef alınması gibi çocukları koruyan uluslararası anlaşmalardan geri çekilmenin sonuçlarının çok ağır olacağına dikkat çekildi.

Katılımcı sivil toplum kuruluşları, Narin Güran’ın ölümünün münferit bir olay olmadığını, bunun altında yatan yanlış politikaların ve bozulan kültürel değerlerin olduğunu belirterek, yetkililerin bu konuda acilen adım atması gerektiğini söyledi.

Basın açıklaması, tüm kurumların imzasıyla kamuoyuna duyuruldu ve bu sürecin sonuna kadar takip edileceği bildirildi. Yapılan basın açıklaması:

Basına ve Kamuoyuna

21.09.2024

NARİN GÜRAN'IN CANINA KIYANLARI AFFETMİYORUZ!

Ülkemizde giderek artan taciz, tecavüz ve çocuk istismarlarını; kadınlara ve kız çocuklarına yönelik vahşi duygularla hunharca işlenen cinayetleri kınıyor ve bu durum karşısında yetkililerden, hak hukuk ve adaletin gerçek anlamda yerini bulması için gerekli adımların atılmasını bekliyoruz.

21 Ağustos'ta kaybolan 8 yaşındaki Narin Güran, 19 gün boyunca bulunamamış ve ne yazık ki 19 gün sonra Diyarbakır'ın Bağlar İlçesi’ne bağlı Tavşantepe Mahallesinde bir dere yatağında bulunmuştur. Günlerdir kamuoyu baskısıyla gündemden düşmeyen Narin'in başına neler geldiği, nasıl ve neden öldürüldüğü tüm açıklığıyla ortaya çıkartılmalıdır.

Kamuoyunun ciddi şekilde sahiplendiği ve artık çocuk ölümlerinin önüne geçilmesi konusunda duyarlılık gösterdiği toplumsal bir duruma basın yayın yasağı konması, şeffaflığın önüne geçse bile, toplumsal sahiplenmenin önünü kesememiştir.

19 günlük arama sürecinde basın yasaklarıyla, sorumluların soruları yanıtsız bırakan tutumlarıyla, "Çok yaklaştık, her şeyi yapıyoruz" aldatmacasıyla yaşananların üzerine gizlilik örtüsü örtenlerin de benzer olayların önünü açtığı açıktır.

Narin'i koruması gerekenler kendi başlarına gelebilecek bir tehlikeyi kendilerince önlemek adına küçücük bir bedeni kurban mı etmişlerdir?

Çocukları koruyamayanlar, Narin'in ölümünün ardından "Melek oldu" söylemleriyle sahte gözyaşı dökerek, olayın vahametini yumuşatmaya çalışarak sorumluluklarını aklayamazlar.

Ülkemizde uygulanan kadın ve çocuk istismarı davalarındaki cezasızlık politikaları, İstanbul Sözleşmesi'nden bir gecede çıkılması, çocukları cinsel istismardan koruyan Lanzarote Sözleşmesi'nin hedef alınması... Bu tür olayların önünü açmakta, failleri cesaretlendirmekte, çocuklar için yaşamın her alanını daha güvencesiz hale getirmektedir.

Devlet, ülkenin neresinde bir çocuk yaşıyorsa evrensel çocuk hakları gereği, kanunen veya ahlaki olarak dünya üzerindeki tüm çocukların doğuştan sahip olduğu; eğitim, sağlık, yaşama, barınma, fiziksel, psikolojik veya cinsel sömürüye karşı korunma gibi haklarını gözetmek zorundadır.

Bu anlamda Narin'in katili veya katillerinin bir an önce tespit edilip gereken en ağır şekilde cezalandırılmaları, yaşanacak çocuk ölümlerinin önüne geçilmesi konusunda hem caydırıcı olması hem de toplumsal vicdana hizmet etmesi açısından önemlidir.

Ülkemizde giderek çağdaş anlayışın yerini gerçeklikten uzak hurafelerin aldığı ve bu anlayıştaki cemaatlerin ve çevrelerin, kadınları ve çocukları meta olarak gördükleri, içi boşaltılan eğitim sisteminin ise buna zemin hazırladığı; kültürel dokumuzun giderek bozulduğu; kadınların ve çocukların yaşamının tehdit altında olduğu açıktır. Narin Güran'ın ölümü, esas olarak yıllardır uygulanan ayrımcı kötü politikaların ve bozulan kültürel değerlerin bir göstergesidir.

Altında imzası bulunan kurumlar olarak bizler, Narin'i öldüren zihniyeti ve insanlık adına yaşanan bu dramı kabul etmediğimizi belirtiyoruz.

Yetkililerden talebimiz, en kısa sürede suçluları ve suça iştirak edenleri bularak en ağır ceza ile cezalandırmalarıdır.

Sürecin takipçisi olacağız. Kamuoyuna duyurumuzdur.

Saygılarımızla

TÜM TOK-DER (Tüm Tokatlılar Kültür ve Dayanışma Derneği)

TEKKON (Tokat Eğitim ve Kültür Konfederasyonu)

TOKDEF (Tokat Dernekler Federasyonu) TODAP (Tokat Dayanışma Platformu)

YAZDEF (Yeşilyurt Artova Zile Dernekleri Federasyonu)

TALDEF (Tokat Almus Dernekler Federasyonu)

SANCAKTEPE ERBAALILAR SOSYAL YARDIMLAŞMA DAYANIŞMA VE KÜLTÜR DERNEĞİ

TOKATLI GÜÇLÜ KADINLAR DAYANIŞMA VE KAYNAŞMA DERNEĞİ

ERBAA KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ

UHA Haber Merkezi - GÜLSEVEN TAŞ

BELEDİYELER

EKONOMİ